Fenerbahçe1 Tema Resmi : http://img301.imageshack.us/img301/966/fenerrrog2.jpg Kod: .

   
 
  Tarihte Kürtler

TARİHTE KÜRT DEVLETLERİ VE KÜRTLER
1-    Şeddadiler. (951-1164)
Bu devlet şarkın en güzel sultanı Selahaddin´in de mensubu olduğu revadiye aşiretinden Muhammed Şeddad ibn Kurtu tarafından kuruldu. Bu dönemde İran’ın kuzeybatısında bir çok devletler kuruldu. Şeddadi devleti bunlardan bir tanesidir. Gence, Ani, Dabil gibi Şadiler’in belli başlı topraklarını yönettiler. Şeddadiler dönemlerine göre oldukça çağdaş bir yönetim tarzına sahiptiler. Edebi ve Mimari sanatlarda insanlığa büyük hizmetlerde bulundular. Mesela bugün karda bulunan Ani Antik şehrindeki iki tarihi eser Şeddadi mimarisiyle yapılmıştır. 1072 yılında bu devlet Gence ve Ani olarak üzere iki ayrı kola ayrıldı. Bu devletleri Selçuklu başbuğu Melikşah ortadan kaldırdı.
2- Hasanveyhi´ler (950-1121)
Bareikani aşireti reisi Hüseyn ibn Hasanveyh,  Hamadan ile Şehrizor arasındaki Cibal bölgesinde hakimiyetini kurdu. Kendisine karşı yapılan büyük bir askeri saldırıyı Hasanveyh iyi bir politika uygulayarak bir kişinin burunu bile kanamadan püskürttü. Hasanveyh kendisini ülkesinin ekonomik ve sosyal gelişmesine verdi. Ülkesinin gelişmesi için varıyla yokuyla çalıştı. Ve emeğinin karşılığı güçlü ve bağımsız bir devlet oldu. Ülkesi hem bağımsız hem de zengin bir devletti. Halkını düşünen Hasanveyh halkı için hayırlar yapıp. Devletin  parasını halkının yararına kullandı. Hasanveyh günümüzde Kürt’ten adam ve devlet olmaz ``diyen ırkçı kafatası milliyetçilerine, yüzyıllarca sene önce yaptığı hizmetler, sağlam kişiliği ve kurduğu ve bizzat yönettiği devletiyle adeta tarihsel bir ders veriyordu.
Oğlu babasından yönetimi miras aldığında Bağdat´daki dönemin Abbasi halifesi oğluna Nesirüddevle ünvanını veriyordu. Bir Kürt İslam’la en yüksek şerefe de ulaşabiliyordu. Ve Nasirüddevle ünvanı günümüzdeki bazı kendine demokrat diyen maddeci şovalyelere karşı bir tarihsel olgu olarak vuku buluyordu. Bu devlet bir çok savaşlar yapıp, dönemin süper güçlerine karşı 171 sene korkmadan ayakta kaldı ve Müslüman Kürtler bu devlet aracılığıyla İslam atomunun içinde molekülleştiler.
3- Mervaniler (985-1087)
Bu devletin kurucusu Bad´tır. Harput Kürt kabilesindendir. Diyarbekir halkına mektuplar yazıp gönüllerini aldı. Uzlaştırıcı tavrıyla sevgi kazandı. Bir çok harp yapıp sürekli toprak kazandı. Hem iyi bir siyasetçi, hem de iyi bir savşcıydı. Diyarbekir halkı kendini kabul edince gönüllerin kentinde hükümdarlık koltuğuna oturdu. Bad ordusuyla iç içeydi ve diğer yerleşim bölgelerini fethetmeye çalışıyordu. Malazgirt’ ten Cezire’ye artık Müslüman Kürtler kendi kendileri ve diğer tüm renkleri yönetiyordular. Bir ara Turabedin ve Cezire’yi kaybetse de Bad, keskin zekası ve cesur cengaverliğiyle bu toprakları geri almayı başardı. Bad çok adaletliydi. Musul halkına saldırıp halkın mallarını talan eden Hakkari Kürtleri’nin üzerine yürüdü ve onları yenip sivil halka mallarını verip onların gönüllerin fethetdi. Bazı kaynaklara göre Bad atdan düşerek öldü ancak, gerçekte ise halk bazı dışgüçler tarafından yönetimine karşı kışkırtıldı ve 997 yılında çıkardığı bir isyanla onu öldürdü.
 Onun ardından iki kardeşi arka arkaya yönetimi devam ettirdiler. Kardeşlerinden Ebu-Kasım Nasr, Bad´ın yolunda devam etdi ve Harran, Suweyda ve Urfa’yı ele geçirdi. Onun ölümünden sonra kardeşi Sait tüm topraklarını Selçuklular’a kaptırdı ve Mervani Kürt devleti tarih arenasından silindi.
Mervaniler yönetim kademesini sistemleştirip halka karşı değil, halk için yönettiler. Devletin malıyla bir çok köprü, çeşme, tekke, mescit, medrese, külliye açıp,  Diyarbekir burçlarında ölümsüzleştiler. Mervaniler, alimlere ve ilme büyük değer verip aydınlığın yolunda yüz yirmi sene yürüdüler.
4- Eyyubiler (1174-1524)
Bu devletin kurucusu rewadiye aşiretinden Salahaddin Eyyubi’dir. Ailesi Azerbaycan’ın Duvin kasabasından, dedesi Şazi’nin başkanlığında Irak’a göç etmiştir.  Ataları Hezbaniler ve Şeddadiler yönetici bir üst düzey asalete sahip olduğundan bu aile Irak’ta Emir’in hizmetine girmiştir. Babası Emir tarafından Tikrit´e vali tayin edilmiştir. Selahaddin babasının Tikrit valiliği sırasında (1137) doğmuştur. Babası sürekli devlet kademelerinde hizmette bulunup, halk tarafından sevilir. Dönemin Selçukluları’yla  Eyyubi’ler arasındaki bu birbirine saygılı ve kardeşçe diyalog umarız gönümüzün Bosna ve Çeçenleri’ni seven ama G. Doğu’yu  hatırlamak istemeyen yeşil apoletlilerini düşündürür. Selahaddin gençliğini Şam’da askeri sanatları ve ilim öğrenerek geçirir. Selahaddin ilk emirliğinde Şam’daki hırsızların kökünü kazmıştır. Selahaddin Mısır’a amcasıyla sefere çıkıp askeri başarısıyla gözdoldurmuştu. Bundan sonra Mısır Selahaddin’in hayatında kader hattını oluşturdu. Selahaddin hem zor durumdaki fatımileri haçlı emperyalist saldırılarından korudu, hem de haçlılarla işbirliği yapıp, kendisine kahpece tuzak kuran aynı fatımiler´e karşı savaştı.
 Selçuklular yok olmanın eşiğine gelmiş, haçlı zulmü tüm Müslüman toprakları işgale almak için sürekli saldırıyordu. Fatımi veziri taht peşindeydi. Selahaddin emperyalist haçlılara karşı adalet kılıcını çıkardıkça tüm İslam alemi ona dua ediyordu. Haçlıların kontrolündeki hacı yolunu haçlılardan temizleyince artık halk o´nu  zalim haçlılara karşı son kurtuluş olarak görüyordu. Avrupa´nın şehirlerinden silahlanıp Ortadoğu’yu işgale gelen, girdikleri tüm yerleri yağmalayıp, önlerine gelen tüm canlıları katleden zalim haçlılara karşı Selahaddin insanlığın ve çağdaşlığın mücahidiydi. Önce ustaca bir manevrayla tüm fatimi yönetimini alabara edip İsmaililer’in kalesini Ehli Sünnet’in kalesine çevirdi. Kendisine karşı yapılan haince saldırıyı ustaca bertaraf etti. Diğer Kürt devletlerinin aksine Mısır merkezli Selahaddin’in devleti bölgesel kalıpları da aşıp yerelde Müslümanların genelde ise tüm ezilen mazlumların devleti olup Kürtleri İslam´a  hizmette doruk noktaya çıkardı.
 Selahaddin, Hıttin´de aldığı zaferle batı emperyalizmine ve sömürgecilerine ağrılarını hiç bir zaman unutamıyacakları bir nakavt yumruğu vurdu. Kudüs´ü alarak Allahin Kuran-ı kerimde andığı bir kutsal mekanı Müslümanların ilk kıblesini, bugün işkenceden kan ağlayan Mescid-ı Aksayı özgür ezan sesleriyle güldürdü.
Selahaddin kendisini yok etmek için bütün güçleriyle yola çıkan Frenklere karşı savaşa savaşa yükseldi. O cihatdan haca gitmeye bile vakit bulamadı. Öldüğünde kefen parası bile yoktu! O sürekli alimleri rehber saydı ve hiç bir zaman bir sarayı olmadı. Kudus-ü özgürlüğe kavuşturana kadar ne doğru düzgün yemek yedi ne de güldü. Body Goard´ları hiç bir zaman olmazdı. Onlarca medeniyet müessesesi yaptırdı. Hükümetinin merkezi Mısır’ı dünyanın en güçlü bilimsel ve akademik şehrine çevirdi. onun döneminde Eyyubi’ler Kürt coğrafyasının tamamına yakınını yönettiler. Selahaddin vefat edince bu devlet parçalandı, güçsüzleşti ve parça parça dağıldı.

 
ERDİ KARAKOÇ
 



 
 
 
Bugün 7 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol